Merhaba şuanda okumuş olduğunuz yazılar benim ilk blogumdan kesitler. Uygulamayı yüklemedeki amacım son 2 senedir felsefeye merakımdan, okuduğum kitaplardan eh birde okulda gördüğüm derslerden kaynaklı. 10. Sınıfa geçmeden önceki yaz tatilimdeydim ve bir kitap okuyordum (felsefeyle alakası dâhi yoktu bu arada) abim annemi aramıştı sohbet ediyorlardı ve konuşmaya bende dahil olduğumda, okuduğum kitaptan söz ediyordum annemle abime, bir süre konuştuktan sonra bana bir kitap önerdi “Sofie’nin dünyası”. Açık konuşayım daha öncesinde hiç bu kitabı duymamıştım ve abim benim için bu kitabı önermişti. Bizde gidip aldık tabi, başladım okumaya, tabi aynı zamanda 10. Sınıfa geçmişim bir yandan da felsefe dersleri görüyorum her hafta. O konu, şu sayfa, yazılıya çalış derken ben felsefenin içine düşmüş bir vazifede gibi hissediyordum. Anlamaya çalışıyormuşta bazen anlamamış bazen takılmış bazen de aşırı meraka kapılmış durumdaydım şuan 11. Sınıfım ve felsefeyi hâla seviyorum sınavımız olduğunda sınav kağıdımda beyaza dair herhangi birşey bırakmamaya çalışıp konuyla alakalı bildiklerimi yazar cevabımı verir ve son birkaç sınavdır da 100 alıyorum. Son zamanlarda da düşüncem bir felsefe blogu açmaktı. Eğer siz de benim gibi sokratesin yöntemlerini, doğa filozoflarının neleri merak ettiğini, atinanın güzel ve tarih kokan sokaklarını, romantik çağı merak ediyorsanız yada sadece felsefeyi okuldaki sınavlarınız için anlamaya çalışan masum bir liseliyseniz bloguma hoşgeldiniz ey dostlar.
————————
Mutluluk nedir ve gerçekten ulaşılabilir mi?
Hiç durup düşündünüz mü, “Ben mutlu muyum?” diye. Ya da şöyle bir şey: “Mutluluk nedir ki zaten?” Aslında bu soru, sadece bizim değil, yüzyıllardır filozoflarında kafasını kurcalamış. Yani yalnız değiliz.
Mesela Aristoteles… Adam diyor ki: “Mutluluk, hayatın amacı.” Ama ona göre mutluluk, öyle kahkaha atmakla, tatilde deniz kenarında güneşlenmekle olmuyor. Gerçek mutluluk, erdemli yaşamakla, yani doğru, ölçülü ve adil olmakla gelirmiş. Düşünsenize, mutlu olmak için iyi bir insan olman lazım diyor. Bence çok derin ama bir o kadar da anlamlı.
Başka bir filozof, Epiküros, mutluluğu hazla bağdaştırıyor. Ama yanlış anlamayın o da sürekli parti yapalım, çikolata yiyelim falan demiyor. Daha çok “iç huzur”dan bahsediyor. Yani korkularımızdan kurtulup, sade bir yaşam sürmekten yana.
Peki ya biz? Biz ne yapıyoruz? Günümüzde çoğumuz mutluluğu dışarıda arıyoruz: sınavdan yüksek not alınca, istediğimiz kıyafeti alırken, ya da sosyal medyada beğeni aldığımızda… Mutlu oluyor muyuz? Belki evet, ama ya sonra? O his geçip gidiyor, değil mi?
Bence burada sormamız gereken şu: Mutluluk bir hedef mi, yoksa yaşadığımız anların içinde mi saklı?
Belki de mutluluğun peşinden koşmayı bırakınca, o sessizce gelip yanımıza oturuyor. Belki ailenle oturup güzel bir sohbet eşliğinde demlenmiş bir çay içip beraber vakit geçirmek ( ki kesinlikle en sevdiğim şeydir.), belki bir arkadaşla edilen bir sohbet, belki sabah kahvesinin kokusu, belki de sadece başını yastığa koyduğunda içinin huzurlu olması… işte o anlar, gerçek mutluluğun izleri olabilir.
———
Editör notu:
Eh ben o kadar anlattım. Senin mutluluk tanımın ne? Aristoteles ve Epikürosla düşüncelerin uyuşuyor mu?, blogumu sevdiysen eğer, sonraki yazılarımı beklemede kal. Kendine iyi bak güzel insan.