Antik Atina Günlükleri: Sokrates sorar, Platon not alır

Eğer bir zaman makinesi icat edilirse, ilk durak neresi olmalı diye sorarsanız, hiç düşünmeden “Atina!” derim. Hem de Antik olanı. Öyle Instagramlık kafe dolu, frappe içilen Atina değil… Felsefenin sokakta yürüdüğü, “bilgi nedir?” sorusunun sabah selamı gibi söylendiği, Sokrates’in kahve yerine düşünce ikram ettiği o eski Atia. Buyrunuz, birlikte bir yürüyüşe çıkalım. Hem biraz gülüp hem de felsefe yapalım – Atinalıların ruhuna yakışır şekilde.

1. Demokrasi: “Herkesin fikri var ama…

Atina, demokrasiyi icat ettiğinde kimse bunun Twitter gibi olacağını tahmin etmemişti. Herkesin oy hakkı vardı ama “herkes” deyince de yalnızca erkek, özgür ve Atinalı olanlar kastediliyordu. E kadınlar? Köleler? Onlar biraz arka planda. Ama kabul edelim, fikirler burada kaynıyordu. Bu özgürlük ortamı da felsefenin doğmasına neden oldu. Düşünsene, bir yerde herkes konuşabiliyorsa, biri çıkar “peki ya hakikat?” der. Sokrates işte tam da bu noktada devreye girdi.

2. Sokratik Sorgulama: “Sor da sor, dert etme!”
Sokrates’in olayı şuydu: Sorular sormak. Cevaplardan çok, insanların nasıl düşündüğünü kurcalamayı severdi. “Adalet nedir?” diye sorar, karşısındaki konuşmaya başlar. Sokrates dinler, sonra “Ama o dediğinle bu çelişiyor…” der, ve karşısındaki kişi kendi düşüncesine düşman olur. (Sokrates başlıklı kısımda anlattığım maoitik yani bilgiyi doğurtma dediğimiz şeyi bu şekilde yapıyordu.) İşte bu yüzden adamı sevip sayan kadar sinir olan da çoktu. Atina’da Sokrates olmak zor zanaatti.

3. Agora: “Filozoflar için açık ofis ortamı”
Atina’nın kalbi agoradaydı—bir nevi antik Starbucks. İnsanlar burada alışveriş yapar, dedikodu eder, tartışırdı. Ama filozoflar için agora başka bir şeydi. Fikirlerin pazar yeriydi. Sokrates, Platon, Diogenes… Hepsi burada fikirlerini anlatır, halkla tartışır, hatta arada azar işitirlerdi. Yani bugünkü anlamda “açık fikirli olmak”, agorada gerçekten fiziksel olarak “açık alanda fikir sunmak” demekti. Ve evet, bu biraz rüzgârlı olabiliyordu.

4. Platon’un Akademisi: “Üniversite 1.0”
Platon, Sokrates’in ölümünden sonra “Yeter artık, bu fikirleri biraz derli toplu anlatmamız lazım” diyerek Akademia adlı ilk felsefe okulunu kurdu. Burada “İyi nedir?”, “Gerçek bilgi nasıl elde edilir?” gibi sorulara cevap arandı. Spoiler: Kesin cevap hâlâ yok. Ama güzel denediler. Akademi öyle bir yerdi ki, derste dalıp gitsen, “idealar dünyasında kayboldum” bahanen işe yarardı.

5. Özgürlük ve Adalet: “Bu iş biraz karışık…”
Atinalılar özgürlüğü severdi, ama bazen öyle tuhaf kararlar alırlardı ki, insan bir durup düşünür: “Bu nasıl adalet?” Mesela Sokrates’in yargılanması. “Gençleri yanlış yola saptırıyor” dediler, adamı idama mahkûm ettiler. O da “Pekâlâ, o zaman baldıran zehri içerim” dedi ve içti. Gerçekten bir filozof gibi yaşayıp bir filozof gibi öldü. Ama geride de şu soruyu bıraktı: Gerçekten özgür müyüz? Adalet çoğunluğun kararı mıdır, yoksa evrensel bir ilke mi?

6. Şehir ve Düşünce: “Beton değil, düşünce yükselir”
Atina bir taş yığını değildi. Orada fikirler yükseliyordu. Şehir; sadece tapınakları, tiyatrolarıyla değil, düşünce üretme kapasitesiyle büyüktü. Belki de en önemli mesajı şuydu: Bir şehir, ancak düşünürse anlam kazanır. Bugün biz de yaşadığımız şehirleri biraz daha sorgulasak, belki içindeki filozofları tekrar duymaya başlarız.

Sonuç yerine bir baklava tatlılığı
Atina sadece bir yer değil, bir zihniyet. Soru sormanın, düşünmenin, tartışmanın kutsandığı bir kültür. Evet, belki biraz fazla sorgulayanlar orada pek sevilmemiş olabilir (merhaba Sokrates), ama onların sorduğu sorular hâlâ bizimle. Demek ki felsefe, zamanın eskitemediği tek şeymiş.
O hâlde ne yapmalı? Arada bir durup “Ben ne biliyorum ki?” diye sormalı. Belki de o an, içimizdeki Atinalı uyanır. Ve dikkatli olun… Belki bir gün siz de agorada bir taşın üstünde oturup kendi Sokrates’inizle karşılaşırsınız!

Editör notu: Atina bir şehirden fazlasıydı: filozofların Starbucks’ı, demokrasinin doğumhane odası! Bu yazıyla birlikte sen de o antik agorada küçük bir düşünce yürüyüşüne çıktın. Şimdi geri dön, ama içindeki minik filozofu da yanında getir. Hayat kısa, Atina kalıcı — sorgulamaya devam!

“Peki ya siz? Atina’da yaşasaydınız, agorada ne tartışmak isterdiniz? Yoruma yazın, birlikte felsefe yapalım—kahveyle değil ama fikirle!”

Sokrates selfie çekerken değil, soru sorarken yakalandı

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın