“Evrenin İlk Yaşam Koçları: Helenizm ve Sofie’nin Dünyasında Felsefe”

Tanrılar, Filozoflar ve Evrenin Ortasında Sıkışmış İnsan: Helenizm Dönemine Sofie’nin Dünyası’ndan Bakış

Selam sevgili okur!

Bugün seni zaman makinamıza davet ediyorum. Hedef: MÖ 300 civarı, yani “Helenistik Dönem.” Yani, felsefenin “çılgın dönemleri.” Sokrates’in dert ettiği şeylerin artık “halk arasında” yayılmaya başladığı, Platon’un öğrencisi Aristoteles’in fikirlerinin meyve verdiği, ama bir yandan da İskender’in “Selam millet, ben geldim!” diyerek neredeyse tüm antik dünyayı fethettiği zamanlar…

Ve evet, Sofie’nin dünyasına da bir uğrayacağız. Hazırsan başlayalım

Sofie’nin Dünyası’nda Helenizm Ne Demek Oluyor?

Jostein Gaarder’in o tatlı romanında Helenizm dönemi, adeta bir kültürel “tatlı karışım.” Yunan felsefesiyle, Doğu mistisizminin blender’da karıştırılıp üzerine biraz Roma sosu döküldüğü bir çağ. Sofie bunu anlamaya çalışırken biz de onunla birlikte “Acaba ben kimim? Evren neden var? Ve neden felsefe dersi alıyorum ki ben ya?” gibi derin sorularla cebelleşiyoruz.

Evren Tiyatro Sahnesi, Filozoflar Oyuncu

Bu dönemde filozoflar tıpkı günümüzün TikTok fenomenleri gibiydi: Herkesin ilgisini çeken düşünceler üretiyor, insanları hayret ettiriyor ve kendi “takipçi” kitlesini oluşturuyorlardı. Amaç mı? Mutluluğu bulmak. (Evet, 2300 yıldır değişmeyen bir mesele.)

Sofie’nin öğretmeni Alberto Knox bu dönemi anlatırken, özellikle Stoacılara, Epikürcülere ve Yeni Platonculara odaklanır. Hadi şimdi onların filozofik “YouTube kanallarına” göz atalım.

  1. Stoacılar: “Evren böyle, kabullen de mutlu ol!”

Stoacılara göre evren, bir anlamda logos (akılsal düzen) tarafından yönetiliyor. Yani her şey bir düzen içinde ve bizim yapmamız gereken şey… tahmin et: “Sakin ol, akışta kal.” Marcus Aurelius’un günlüğü gibi düşün; sabah uyanıp “Bugün de kaderimde ne varsa başıma gelsin, ben içsel huzurumu korurum” diyorlardı.

Kısaca Stoacılar, modern hayatın “meditasyon yap, anda kal” akımının ilk versiyonu olabilir.

  1. Epikürcüler: “Azıcık mutluluk, bolca huzur!”

Epikürcüler, “Hayat kısa, tatlı şeyler ye ama mide fesadından uzak dur” felsefesini benimsemişler. Onlara göre mutluluk hazda gizli, ama bu haz abur cubur partisi değil! Akılcı, sade, dostlarla dolu bir yaşam. Sofie’nin dünyasında Epikür’ün bahçesi, tam bir huzur adası gibi anlatılır.

Modern karşılığı: Netflix maratonu değil, kaliteli bir kitap eşliğinde papatya çayı içmek.

  1. Yeni Platoncular: “Işık varlıklarıyız dostum!”

Bu tayfa biraz daha mistik. Plotinus’un liderliğinde evreni, ışık metaforlarıyla anlamaya çalışıyorlar. Gerçek, maddi dünyada değil, ruhsal dünyada yatıyor. Yani “biz burada geçiciyiz, asıl yuvamız öteki alemde” düşüncesi.

Bugünün karşılığı? Spiritüel TikTok hesapları: “Kristalini seç, ruh eşini bul.”

Helenizm’in Büyük Resmi

Helenistik dönemde felsefe, elit bir uğraş olmaktan çıkıyor, sokaktaki insanın da derdi oluyor. Çünkü dünya çok karışık: Savaşlar, kültür çatışmaları, göçler… İnsanlar “Ben bu hayatı nasıl yaşamalıyım?” sorusunun cevabını arıyor. Ve filozoflar bu cevabı verirken, biraz psikolog, biraz yaşam koçu, biraz da spiritüel rehber oluyor.

Sofie’nin dünyasında bu dönem; insanın hem dünyayı hem de kendini anlamaya çalıştığı bir geçiş dönemi olarak anlatılır. Ve belki de bu yüzden bugünkü bizlere çok tanıdık gelir.

Şimdi Dönüp Bize Soruyor Sofie:
1. Bugün kendi hayat felsefen ne? Stoacı mısın, Epikürcü mü, yoksa hâlâ arayışta mı?
2. Günümüz dünyasında hangi felsefe akımı seni daha mutlu ederdi?
3. Sence mutluluk, gerçekten “haz”da mı yoksa “kabullenme”de mi gizli?

Senin felsefi takımın hangisi: Stoacılar mı, Epikürcüler mi, yoksa Yeni Platoncular mı? Yorumlarda buluşalım!

Editör notu: Helenizm, hayatı sadece yaşamak değil, onu anlamak için de yaşamanın peşindeydi. Biraz düşün, biraz sanatla nefes al, biraz da felsefeyle hayatı sorgula! Çünkü Helenistik dönemin asıl sırrı şuydu: Gerçek, her zaman bir adım ötededir ve onu görmek için sadece doğru gözle bakmak gerekir.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın