“Hayatta kalanlar ne en güçlü olanlardır ne de en zeki olanlar. Değişime en iyi uyum sağlayanlardır.” – Charles Darwin
⸻
Lise Biyolojisinde Unuttuğumuz Adamı Hatırlayalım mı?
Biyoloji dersinde herkesin bir kere duyduğu o isim: Charles Darwin.
Ama itiraf edelim: Çoğumuz onu sadece “maymundan geldik diyen adam” diye tanıdı. Halbuki Darwin öyle bir şey doğrudan demedi bile.
Ve aslında onun yaptığı şey, “hepimiz doğada bir yer kapmak için yarışıyoruz” fikrini bilimsel temele oturtmaktı.
Kısaca özet geçeyim: Eğer lisede sınavlardan elendiysen, doğada da Darwin’in teorisine göre elenebilirdin. Çünkü onun dünyasında olay çok net:
Uygun olan yaşar, diğerleri… belgesel olur.
Darwin Kimdir? Sadece Sakallı Bir Adam mı?
Charles Darwin, 1809’da İngiltere’de doğdu. Babası onu doktor yapmak istedi ama Darwin “kan görünce bayılanlar kulübü”ne üyeydi. Bu yüzden kariyerini doğaya yöneltti.
Dönemin klasik İngiliz zengin çocuğu gibi, kendini bir anda Beagle Gemisi ile beş yıllık bir dünya turunda buldu. Ama bu tur, ona Galápagos Adaları’nda bazı garip kuşlar, dev kaplumbağalar ve milyon dolarlık fikirler getirdi.
Kısacası: Dünya turu → kuş gözlemi → Evrim Teorisi
(Influencer olmasa da “influencer” oldu.)
Doğal Seçilim: En Güçlü Değil, En Esnek Kazanır
Darwin’in evrim teorisinin kalbinde şu fikir yatar:
“Doğal seçilim”
Bu ne demek?
Doğa, özellikleri tesadüfen farklı olan bireyleri, çevreye uyum sağlayanları seçer.
Yani “en havalı olan kazanır” değil, “yağmura, çamura, sıcağa, düşmana karşı ayakta kalan kazanır.”
Örnek verelim:
Bir adada uzun boyunlu zürafalar ağaçtaki yapraklara ulaşır, kısa boyunlular aç kalır.
Sonuç: Uzun boyunlular üremeye devam eder → Tür evrim geçirir.
Darwin’in doğası çok gerçekçi: Romantizm yok, “hayatta kalırsan varsın”.
Evrim: Pokemon Gibi Ama Çok Daha Yavaş
Evrim deyince aklına “bir anda değişim” gelmesin.
Bu süreç nesiller boyu sürer.
Yani sabah sinek, akşam kartal yok.
Ama milyonlarca yıl içinde, çevresine uyum sağlayan türler küçük değişimlerle başka türlere dönüşebilir.
İşte Darwin’in farkı burada:
O, bu değişimlerin bir yaratıcı plana bağlı olmadığını; doğanın kendi iç dinamikleriyle işlediğini savundu.
Spoiler: Bu da birilerini çok ama çok sinirlendirdi.
Dini Sarsan Teori: İnsanlar Maymundan mı Geldi?
Hayır. Darwin insanları “maymundan geldi” demedi.
Dediği şey şuydu:
“İnsanlar ile diğer canlılar ortak bir ataya sahiptir.”
Ama dönemin dini otoriteleri bu fikri görünce adeta “Ruhumuz evrim geçirmiyor ama sinirimiz geçirdi!” dediler.
Darwin’e karşı büyük tepkiler geldi.
Ancak bilim dünyasında destek de büyüktü. Çünkü Darwin doğayı masalsı değil, gerçekçi bir şekilde yorumladı.
Darwin’in Kaygısı: Türlerin Kökeni mi, Toplumun Tepkisi mi?
Darwin aslında çok hassas bir adamdı. “Türlerin Kökeni” kitabını yıllarca yayımlayamadı.
Neden mi? Çünkü insanların onu linç edeceğini tahmin etti. (Ki haklıydı.)
Ama sonunda cesaretini topladı ve yayımladı.
Ve sonrası mı?
Bilim dünyası ikiye bölündü:
“Evet abi, bu çok mantıklı!” diyenlerle
“Sen ne diyorsun! Bu dine aykırı!” diyenler arasında kıyamet koptu.
Kısacası Darwin bir bilimsel fikirle tarih değiştirdi ama önce kendini değiştirmesi gerekti.
(Hassas ama güçlü bir karakter hikayesi değil mi?)
⸻
Editör Notu:
Darwin’i yazarken bir an kendimi Galápagos’ta hissettim. Etrafımda tuhaf kuşlar, kafamda evrim soruları, kalbimde blog heyecanı…
Şunu fark ettim:
Bazen bir fikrin evrim geçirmesi için bir insanın cesareti,
bir yolculuğun gözlemleri
ve bir blogun satırları yeterlidir.
Darwin’in hikâyesi sadece biyolojiyi değil, düşünce biçimimizi de değiştirdi.
Ve belki sen de şu an, o değişimin bir parçasısın.
⸻
Darwin Bugün Yaşasa Ne Olurdu?
Muhtemelen Instagram’da “Doğal Seçilimle Hayatta Kalma Reels Serisi” yapardı.
YouTube kanalında “Evrim Teorisiyle Hayatta Kalan 10 Hayvan Türü” videosu patlardı.
Ama hâlâ çok yavaş konuşur ve not defterine bir şeyler çizerdi.
Ve elbet sana şöyle derdi:
“Senin bu dünyada olman, milyonlarca yıllık bir evrim mucizesi.
Yaşadığın her an, doğanın seçilmiş bir hediyesi. Kıymetini bil dostum.”