Etiket: kültür
-
Descartes: Felsefenin En İyi Kahvesi ve “Düşünüyorum, Öyleyse Varım”
René Descartes, felsefede “modern” demekse, hemen ilk akla gelen isimlerden biridir. Çünkü o, felsefenin en temel sorularını, evrenin, düşüncenin, varoluşun temellerini çok radikal bir şekilde sorgulamıştır. Ama gelin, onun düşüncelerini sırayla keşfederken biraz da Descartes’ın hayatına göz atalım. Yani, kahve içip “düşünüyorum, öyleyse varım” dedikten sonra hayatına nasıl yön verdiğini de inceleyelim. Hayatına Bir Kahve…
-
Barok Felsefesi: Akıl, Tanrı ve Biraz da Dram
17. yüzyılda bir varoluş krizi yaşasaydınız, bu filozoflarla bir çay içerdiniz. Dikkat! Bu yazı biraz Tanrısal, biraz matematiksel, biraz da ‘Ben niye bu kadar düşünüyorum ya?’ dedirtecek cinsten. Çünkü Barok felsefe bu: duyguyla aklın flört ettiği, mantığın göz kırptığı dönem! Barok dendi mi akla ilk gelen şey nedir? Kıvrımlı sütunlar, gösterişli tablolar, ihtişamlı müzikler… ama…
-
İki Kültür Arasında Kalmış Modern İnsan: Hem Beyin Var Hem Kalp!
Düşünsene, bir sabah uyanıyorsun ve içinden şöyle bir şey geçiyor: “Ben kimim?” Bu kadar basit ama bir o kadar da derin bir soru. Sonra biraz daha düşünüyorsun ve başka sorular da patır patır düşüyor zihnine: “Bu dünya nasıl oluştu?”, “Gerçek bilgi nedir?”, “Bilim mi doğru yolu gösterir, yoksa sanat mı hayatın anlamını fısıldar kulağımıza?” İşte…
-
RÖNESANS: “Ben biraz düşünmek istiyorum ya!” diyen adamların zaferi
Ooo, Rönesans mı dedin? Dur hele, hemen entelektüel gözlüğümü takayım, kahvemi yudumlayayım ve seni şöyle 14. yüzyılın İtalya’sına doğru ışınlayayım! Hazırsan başlıyoruz: felsefenin yeniden doğduğu, sanatın tavan yaptığı, insanların “Orta Çağ’daki gibi düşünmeyeceğiz artık ya!” diye ayağa kalktığı o şahane döneme… Şimdi bak, “Rönesans” kelime anlamı olarak zaten “yeniden doğuş” demek. Ama bu doğuş öyle…